
'Cumhuriyet' Yaşayacak...
“Bu yıl üstümüze gelen ekonomik kriz ne olursa olsun göğüsleyeceğiz. Büyük gazetelerin büyük patronları var. Paraları var. Dışardan destekleniyorlar. Batacaklar, çıkacaklar. Biz kesinlikle ayakta kalacağız. Hiçbir arkadaşımızı da feda etmeyeceğiz. Her gün konuşsak da, konuşmasak da biz bir aileyiz.”
Seksen beş yıllık genç bir gazetedir ‘Cumhuriyet’.. Bunu tüm okurları bilir. Neden gençtir, bunca yıllık yaşantısına karşın? Temel ilkelerini, cumhuriyet devrimlerini, her türlü düşmanlığa karşı yıkılmayan bir dirençle savunduğu için.
***
Yılbaşında gazetemizin tüm çalışanları bir araya toplandı. Yeni yılı kutlamak, yeni yılda her zamanki gibi Atatürk ilkelerinin yüreklice savunması yolunda, taze bir güçle savaşımı sürdürmek inancıyla...
“Cumhuriyet”, Mustafa Kemal Atatürk’ün gazetesidir. Adını verdiği “Benim devrimlerimi, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni sen savunacaksın, sen yaşatacaksın” dediği, bugünün, yarının aydınlık gençlerine emanet ettiği bir gazete...
Ben daha ilkokula başlamadan Cumhuriyet okuyucusuydum. Burhan Felek’in “Felek” adlı sütunuydu harf harf söktüğüm. Yıl 1929’du. Felek’le başladım, arkası geldi, tam seksen yıl!. Önce okuru, sonra da yazarı olarak...
İlhan’ın yılbaşı seslenişi beni aldı o yıllara götürdü... O da, ben de, Turhan Selçuk da, tüm genç yaşlı arkadaşlarımız da, Atatürk Cumhuriyeti’nin çocuklarıyız. Yaşam denen bir ilginç serüveni an an yaşamışız Cumhuriyeti, Cumhuriyet’le! Yaşlansak da, yorulsak da!..
Çok engeller dikildi önümüze, çok düşmanlıklar, ihanetler yaşandı. Cumhuriyet her türlü gericiliğe, yobazlığa, ilkelliğe karşı verdiği savaşımdan yengiyle çıkmasını bildi. Çağdaş devrimler cephesinde birleşmiş bir aile olarak...
***
İlhan Selçuk’un o anlamlı konuşmasını bir kez daha anmakta yarar görüyorum.
“Kimsenin kuşkusu olmasın, biz bu krizi de atlatırız. Dinci, İslamcı, şeriatçı bir Türkiye oluşturmak isteyenlere karşı da sonuna kadar mücadele verecek solukta ve güçteyiz.”
9 Ocak 2009 - Cumhuriyet
Suratına İki Kirli Pabuç Yeter mi?
Bekledim birinin çıkmasını!.. Beş yıldır Irak halkı adına birinin Bush adlı adama hak ettiği dersi vermesini!..
Milyonlarca insan öldürüldü, milyonlarcası evinden, barkından, sağlığından, çoluk çocuğundan oldu... Tutturmuştu ille de Irak’a girip, Saddam’ı yakalayıp cezalandıracak!. Yüzbinlik ordusu, topu, uçağı, tankıyla geldi Irak’ı ele geçirdi. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı demeden Irak halkını tarihiyle, güzellikleriyle yok etmek, ezmek istedi... Başardı da!.. Önce Irak’taki özgürlük savaşçılarını sindirdi, kendine yalakalar üretti, 21. yüzyıla yakışmayan bir sömürge düzeni kurdu.
***
Ya biz ne yaptık? Hiç! Seyirci kaldık, komşumuzun durumuna... Neyse ki ortak olmadık Bush’un heveslerine... Yine de bir halkın böyle düşmanca ezilmesini seyretmekle yetindik. Bize yakışan, bağımsız bir Cumhuriyet olarak bize yakışan, daha işin başında karşı çıkmaktı. Yanı başımızdaki yüzyıllarca kardeş olarak yaşadığımız Irak halkına karşı girişilen bu ahlaksızca saldırıya dur diyebilmekti.
***
Şimdi işi bitti, kapı kapı gezip vedalaşıyor... Bir ay bile kalmadı çekip gidecek Dallas’taki babasının çiftliğine, yan gelip oturacak, ardında bıraktığı milyonlarca ölüyü, milyonlarca ezilmiş, yok edilmiş bir tarihsel ülkeyi, toplumu kendi eliyle nasıl düşmanca kıydığını unutarak!..
İnsan soruyor, yok mu yüce bir adalet divanı, uluslarüstü bir mahkeme, kimse hesap sormayacak mı?.. Daha işin başında uzmanlar söylemediler mi, Irak’ta nükleer silahlanma yok diye!.. Petrol uğruna, özel hesap uğruna ücretli askerleriyle gelip tarihin en büyük soykırımını başarmak!..
***
Neyse sonunda biri çıktı, bir gazeteci, bir yazar... Ülkesinin öcünü almak isteyen bir Irak yurttaşı!.. Basın toplantısı yapan Bush’un suratına ayakkabılarını fırlattı... “Güle güle git demek işte böyle olur” dedi. Milyonlarca yurttaşının adına işte sana ‘veda’ dersi dercesine!.. Bir değil, iki kirli pabucu kafasına yiyen bir başka dünya lideri tarihte var mıdır? Böyle bir veda töreni daha önce hiç yaşanmış mıdır?
TV’ler her sabah, her akşam gösterdi. Kafasını eğerek papuçlardan kendisini koruduğunu!.. Sonra da pişkin pişkin güldüğünü!.. Utanmak ne kelime?..
***
Boşuna mı akan kanlar, işkenceler, zulümler, beş yıl boyunca suçsuz bir halkın çektiği acılar?.. Boşuna mı?.. Bush Amerikası’nın tarihe, insana, demokrasiye karşı işlediği suçların hesabının sorulmaması, boşuna mı?
İki kirli pabuç yeter mi?..
19 Aralık 2008 - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder